Dijital zamanlarda ruhumuzu saran sonsuz mutluluk hissi: ASMR nedir?

Herkesin ASMR’si kendine… Renkli renkli slime’ların yoğrulmasını izleyenler de var, sonsuza dek akacakmış gibi devam eden fısıltılara kendilerini kaptıranlar da… ASMR’nin yarattığı o belli belirsiz karıncalanma hissiyle birlikte bünyeye yaydığı mutluluk hâlâ işin uzmanları için bir muamma. Ama internet aleminde giderek çeşitlenen ASMR videoları aradığımız iç huzurunu belki de burada bulmuş olabileceğimizi gösteriyor bize.

Herhalde bundan birkaç sene önce bize, “fısıldayan bir kadının videosunu milyonlarca insan izleyecek” deseler çoğumuz inanmazdık. Ama birkaç saat boyunca fısıldayarak herhangi bir konu hakkında konuşup rastgele sesler çıkaran bu insanların azımsanmayacak bir dinleyici kitlesi var şu anda. Evet, ASMR konusundan bahsediyoruz. Son yıllarda her yerde, bir şekilde karşımıza çıkan ASMR teriminin ortaya çıkışı on sene öncesine dayansa da, günümüzde hâlâ kanıtlanmış bir bilimsel dayanağı yok. Peki nasıl oluyor da bu kadar insanı etkilemeyi başarıyor derseniz, gelin birlikte anlamaya çalışalım…

ASMR terimi elbette bir kısaltma, açılımı ise Autonomous Sensory Meridian Response; Türkçeye Otonom Duyusal Meridyen Tepkisi şeklinde çevrilmiş. Kulağa biraz anlamsız gelen bu açılım aslında bir duyguyu tarif etmeye çalışıyor; ensenizden boynunuza oradan da üst omurgaya doğru ilerleyen bir karıncalanma hissi. Bu hissi yakalayabilen insanların bir süre sonra endorfin salgısı artıyor dolayısıyla da rahatlıyor ve uykuya daha kolay dalıyorlar. Zaten ASMR videolarına genelde uyku ve de meditasyon amacıyla başvuruluyor. ASMR terimi ise ilk olarak Jennifer Allen tarafından 2010 yılında ortaya atılmış. Allen “ASMR’yi ilk deneyimlediğimde bunun çok garip bir duygu olduğunu anladım. Bu duygunun ne olduğunu ya da başka insanların da yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için internette bir araştırma yaptım ancak hiçbir şey bulamadım. Daha sonra birçok kişinin farkında olmasa da bu duyguyu yaşadığını anladım. Ben de insanların bu his hakkında çekinmeden konuşabilmesi ve de yalnız hissetmemesi adına bir Facebook grubu kurarak aklıma gelen ASMR terimini onlarla paylaştım” diyor. Allen’ın bile beklemediği kadar büyüyen bu grup vasıtasıyla da yavaş yavaş gündemimize düşmeye başlıyor ASMR.

Bu işi yapan kişiler sadece sesli veya görsel destekli sesli tetikleyicileri kullandıkları videolar çekiyorlar. Örneğin, fısıldayarak herhangi bir konu hakkında konuşmak, kağıt buruşturmak, yemek yemek (evet, ağız şapırdatmalar da dahil), saç taramak, çorba karıştırmak, yürümek gibi gayet basit birtakım işler yapıyorlar. Bu örnekleri aklınıza gelebilecek her türlü aktiviteyle çeşitlendirebilir, basit bir Google aramasıyla bile binlerce ASMR çeşidi bulabilirsiniz. Tüm bu ASMR çeşitlerinin ortak noktası ise sessiz ve de tanıdık olması. Yani gündelik hayatta bir şekilde duyduğumuz herhangi bir sesin “sessiz” bir şekilde tekrarlanması gibi düşünebilirsiniz. Tabii her insanın ASMR hissini tetikleyen ses farklı olabiliyor; kimisi havlu katlama sesinden, su şişesi sesinden, makyaj malzemelerinin çıkardığı seslerden kimisi de “role-plays” denilen ve dinleyen kişiye sanki bir doktora veya kuaföre gitmiş hissi veren rol yapma videolardan etkilenebiliyor. Bu videoların süresi ise 10 dakikadan 10 saate kadar çıkabiliyor. ASMR’nin vücuttaki uyarıcı etkisi de yukarıda bahsettiğimiz gibi kişide genelde bir karıncalanma hissiyle başlayıp gevşemeyle son buluyor. Bu uyarılma hissi size cinsel bir şeyler çağrıştırmasın bu arada, ASMR yaşayan kişilerin sadece yüzde 5’i bunu cinsel uyarıcı olarak tanımlıyormuş.

Youtube’da sadece ASMR videoları paylaşan ve 2 milyondan fazla abonesi olan Gentle Whispering kanalının sahibi Maria Viktorovna ise ilk ASMR hissini çocukken yaşamış; “Anaokulundayken, arkadaşlarımla birbirimizin kollarında parmaklarımızı gezdirirdik ve o zaman çoğumuzda bu karıncalanma hissi olurdu.”  (Evet, bu his muhtelemen birçoğumuza tanıdık gelmiştir). İlerleyen yıllarda da bu duyguyu farklı anlarda yaşadığını fark etmiş Maria ama bunlar hep kısa süreli, gelip geçici olmuş. Maria daha sonra, bir arkadaşıyla rol yapma ASMR’si denemiş ve daha önce hissetmediği kadar yoğun bir karıncalanma hissi yaşamış; “Beni transa benzer bir duruma soktu, duygu o kadar yoğundu ki hayatım boyunca hatırlayacağım.” Maria, bu keşfinden sonra hayatının zor dönemlerinde ASMR videolarına başvurduğunu ve kendisine çok iyi geldiğini söylüyor. Ardından da bu işi yapmaya karar vermiş ve şu an en çok izlenen ASMR sanatçılarından biri kendisi. Her videosunda yaratıcı bir şeyler denemek istediğini söyleyen Maria, videolarına çeşitlilik katıp daha fazla insana faydalı olabilmeyi umuyor. Birkaç saati bulabilen videolarını çekmeden önce ne giyeceği, hangi materyalleri kullanacağı, mikrofona ne kadar mesafede duracağı hatta arka planının nasıl olacağı gibi birçok konuda uzun uzun hazırlık yaptığını da ekliyor.

Ortaya çıkışından beri dinleyici/izleyici kitlesinin her geçen gün arttığı ASMR ile ilgili bilimsel çalışmalar da halen sürüyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nörolog olan Steven Novella, 2012 yılında ASMR hakkında birkaç teori ortaya attı; “Belki de ASMR bir tür nöbettir. Nöbetler herhangi bir tetikleyiciyle tetiklenebilir ve bazen zevk verebilir. Ya da bizim zevk/ödül merkezimizi uyarmanın bir yolu olabilir. Omurgalı beyinleri temel olarak zevk ve acı için (yani olumsuz ve de olumlu davranışsal geri bildirimleri için) yapılandırılmıştır. Bu nedenle duruma göre potansiyel bir tehlike sezince kaçınma hissi ya da zevkli bir deneyimle karşılaşınca ödüllendirilme hissi gibi geri bildirimler geliştirmiştir. ASMR da bu ödül geri bildirimi kategorisine girebilir.”

Shenandoah Üniversitesi’nde çalışan fizyolog Craig Richard’ın 2018 yılında yaptığı bir çalışma da Novella’nın ikinci teorisini destekler nitelikte. 10 kişinin katıldığı bu çalışmada, katılımcılara ASMR videolarını izlerken MRI taramaları yapılmış. Ve katılımcıların karıncalanma hissettikleri zamanlarda beyinlerinin ödül, duygusal uyarılma ve sosyal davranışlarla ilgili olan birçok alanlarında parlaklıklar görmüşler. Richard, “ASMR’ın beynin ödül merkeziyle olan ilişkisini görmek şaşırtıcı değildi ama duygusal uyarılma kısmı biraz tuhaftı. Çünkü ASMR, insanlarda genelde rahatlatıcı bir etki gösteriyor; uyarıcı değil. Ancak katılımcıların bu rahatlamayla birlikte düşük dereceli bir öfori de yaşadıklarını görmüş olduk” diyor. Yine aynı yıl bir ASMR sanatçısı olan Giulia Poerio’nun düzenlediği ve 112 kişinin katıldığı bir çalışmada da, videoları izleyen katılımcıların hem kalp atışlarının düştüğü hem de terlemeye başladıkları görülmüş. Yani yine ASMR’ın aynı anda hem yatıştırıcı etkisi hem de uyarıcı etkisi olduğu kanıtlanmış. Etkileri yavaş yavaş kanıtlanmaya başlansa da “neden?” sorusunun hâlâ net bir cevabını veremiyor bilim insanları.

Gördüğünüz gibi tarihi oldukça yeni olan bu teknik hakkında öğrenebildiklerimiz biraz sınırlı. Youtube kanalını her geçen gün büyüten Maria Viktorovna gibi birçok ASMR sanatçısı, ASMR’ın ilerde kronik ağrı yaşayan hastalarda ağrı kesici tedavisinde bile kullanılabileceğini, birçok kişiden videolarından sonra kendilerini çok daha iyi hissettikleri yönünde geri dönüşler aldıklarını söylüyorlar. Diğer yanda ise birçok ASMR çeşidini deneyip hiç etkilenmeyen ya da bu tekniği oldukça saçma bulan insanların sayısı da az değil. Bu da tabi akıllara farmakolojide çok sık karşılaşılan “plasebo etkisi”ni de getiriyor. Yani, ASMR’nin hiçbir etkisi olmasa da, transa geçtiklerini iddia eden bu insanlar farkında olmadan kendi kendilerini transa sokuyor olabilir. Eğer siz de bir ASMR hissi yaşayıp yaşamayacağınızı merak ediyorsanız ya da ilginizi çeken herhangi bir ASMR videosuna denk gelirseniz, sessiz bir ortamda kulaklıkla (burası önemli) dinleyip merakınızı giderebilirsiniz. Sonuçta bizi iyi hissettirebilecek herhangi bir aktiviteye en ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan birindeyiz. Denemekten bir zarar gelmez gibi, hatta belki siz de bir faydasını görürsünüz…

Kapak fotoğrafı, Cardi B ile W Magazine ile gerçekleştirdiği ASMR röportaj videosundan 🙂

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et